8 Nisan 2008 Salı

301. maddede sınırlı değişiklik

301. maddede sınırlı değişiklik
Adalet ve Kalkınma Partisi, Türk Ceza Kanunu'nun 301. ve 305. maddelerinin değişmesini öngören teklifini meclis başkanlığına sundu.

Cemil Çiçek
Çiçek: Suç unsurlarında bir değişiklik yok.

Teklif, 301. maddede yer alan "Türklüğü" ibaresinin, "Türk Milleti", ''Cumhuriyeti'' ibaresinin de ''Türkiye Cumhuriyeti'' olarak değiştirilmesini düzenliyor.

Ayrıca, maddeye aykırı hareket edenlere verilecek cezanın üst sınırını 3 yıldan 2 yıla indirerek 301. maddeden dolayı alınan cezaların ertelenmesine de olanak sağlanıyor.

Teklif ayrıca TCK'nın 301 ve 305. maddesine aykırı hareket edenlerle ilgili kovuşturma yapılmasını da Cumhurbaşkanının iznine bağlıyor.

Teklifin, hafta içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu'nun gündemine gelmesi bekleniyor.

301. maddeyi eleştirenler burada suç olarak belirlenen "Türklüğü aşağılamak" tanımını fazla muğlak buluyor ve ifade özgürlüğü üzerinde kısıtlamalar getirdiğini savunuyordu.

'Değişiklikler rötuştan ibaret'

Değişikliklerin rötuşlardan ibaret olduğunu savunan ceza hukukçusu Ergin Cinmen, ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaların giderilmesi için maddenin tümden kaldırılması gerektiğini söyledi.

BBC Türkçe'nin konuştuğu Cinmen, söz konusu maddelerin kaldırılmasının ceza yasasında hukuki bir boşluk yaratmayacağını savundu.

301 ve 305. madde üzerinden yürütülecek kovuşturmaların Cumhurbaşkanının iznine bağlanması konusuna da değinen Cinmen, geçmişte de benzer usüllerin uygulanmış olduğunu hatırlattı ve bu yolla "hukuka siyasi idarenin karışmış olacağını" belirtti.

'Cumhurbaşkanı 'kamu yararı'nı gözetecek'

301 ve 305. madde kovuşturmalarının Cumhurbaşkanı iznine bağlanması konusunda bir açıklama yapan Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise, Cumhurbaşkanının her bir davayı 'kamu yararı' açısından değerlendireceğini söyledi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu ardından yaptığı konuşmada ''Burada esas olan şudur: Suçun unsurlarında bir değişiklik söz konusu değil. Önemli olan husus, bu tip davaların açılmasının veya kaldığı yerden devamının izne bağlanmış olmasıdır'' dedi.

Cemil Çiçek geçmişte de eski TCK'nın 159. maddesini takip eden maddede dava açma izninin Adalet Bakanı'na verildiğini anımsattı.

Bakan Çiçek sözlerine şöyle devam etti:

''Burada kamuoyunun bilmesi gereken husus, izni verecek makam suçun oluşup oluşmadığına karar vermiyor. Böyle bir davanın açılmasında kamu yararı var mıdır, yok mudur onu dikkate alacak."

"Batı ülkelerinde de 'ilk önce bize mahsus' denildi ama bazı ülkelerde de daha farklı bir çözüm var. Oralarda bu izni bazılarında Anayasa Mahkemesi o izni veriyor. Parlamentolara vaki bir suç söz konusu olduğunda onu da parlamento başkanı veriyor. Ama Türkiye'de bunu tek elden götürmenin, geçmişte olduğu gibi daha doğru olacağı kanaati var. Ağırlıklı kanaat, Sayın cumhurbaşkanlarının yargılama iznini vermesidir.''

Bu açıklama üzerine Cemil Çiçek'e yetkinin neden cumhurbaşkanlarına verildiği soruldu.

Çiçek bu soruya da ''Sayın Cumhurbaşkanları tarafından böyle bir iznin verilmesinde kamu yararının takdiri açısından daha üst düzeyde bir değerlendirme, daha objektif bir değerlendirmenin yapılabileceği gibi bir kanaat var. Bu da daha önce bazı hukukçuların açıkladığı bir görüştür, gerekçesi de budur'' yanıtını verdi.